18 Nisan 2009 Cumartesi

MÜZELER VE BÜYÜK BOTANİK BAHÇESİ (ORMANI)

Yeni kitapçı dükkanım(ız) Kadıköy'de Pavlonya sokakta olunca; Botanik Bahçe'de bulunan pavlonya ağacı önünde fotoğraf çektirmek şart oldu. Yanımda, yazı yazmaya başladığım DoğaKaradeniz dergisinin editörü Arzu...

Acara beşe bölünmüş; Khelvachauri, Kobuleti, Keda, Shuakhevi ve Khulo… Batum’un sahil bölgesinde ve Özgürlük Meydanı’nın hemen yamacından hareketle Acara Devleti Tarih ve Doğa Müzesi’ne gidiyoruz. Haliyle bir rehber eşliğinde geziyoruz… Acara’nın 1809’da kurulduğunu öğrenirken etnografik ve tarihi bilgiler almamız sürüyor: Doğusu’nda Arsiyani dağı var, Kanlı dağ ise en yüksek dağı (2990 m.)… En batısında ise Şavşati Dağları var. Dört katlı geniş ve son derece iyi düzenlenmiş müzede 150 bin obje sergileniyor ve arşivlenmiş durumda. Doğa müzesi de aynı yapı içinde olunca Karadeniz’de 147 tür balık çeşiti olduğunu ve 200 metrenin altında hayat bulunmadığını öğreniyoruz. Bizim bildiğimiz ise, genellikle 40 metrenin altındaki zehirli ve yoğunlaşmış metan gazı bulunduğu yönünde. Rus Harbi (1887-88) sırasında yıkılan kent 1898’de planlanmış. Birbirini kesen bulvar ve caddelerle, onları bağlayan sokakların düzgün bir yerleşimi söz konusu. 350 kilometresi Türkiye’de, 26 kilometresi de Acara içinden akıp Batum’dan denize dökülen Çoruh Nehri epeyce alüvyon getirmiş. Bu bölgeyi düzenlemişler. Zaten İspani 1 ve 2 olarak adlandırılan ıslah edilmiş bataklık bölgeleri için onlarca yıl önce okaliptüs ağaçları getirilerek kurutma işlemine başlanmış… Hâlâ sürüyor.. Gezdiğimiz müze geçen yıl yüz yaşını kutlamış. Bunun şerefine bahçeye her nasılsa Gürcü balıkçılarca avlanmış olan balinanın iskeleti konmuş… Müzeye devlet müzesi statüsüyle birlikte 2005’te tarihçi ve etnograf Khariton Akhvlediani’nin adı verilmiş…
Müzedeki kalabalık görevli çoğunluğun tamamıyla vedalaşarak Botanik Bahçe’ye gidiyoruz. Bahçe dendiğine bakmayın, devasa birkaç orman iç içe sanki. Çiseleyen yağmur altında iki saat yürüdük. Binlerce ladinle, okaliptüsle, köknar ve çamla selamlaştık. Pavlonya da gördük sakura da. Çünkü 9 bölge oluşturmuşlar, dünyanın dört bir yanından getirilen ağaç ve fidanlarla… Her biri kategorilenmiş ve orman içine yayılmış pek çok yapıda çalışan 120 botanikçiye emanet edilmiş…

Hiç yorum yok: