18 Nisan 2009 Cumartesi

ON YILLARCA DİNDEN UZAK DURUNCA, COŞMUŞLAR

Kapadokyalı kadın misyoner Saint Nino, bölgeye gelip hıristiyanlığı yaymış... Sovyet ülkesi olunca da din falan yasaklanmış. Rehber, 'Ateistler ve komünistler yıktı' deyince, 'One Minute' dedim. 'Ben her iki kesimi de temsil ediyorum. Üstelik dağ-taş kilise. Hepsi yerli yerinde' deyince, bizim taksiciler gibi hemen benden oluverdi. İşi şakaya vurdular... Keratalar...

On yıllarca dinden uzak dur(durul)unca büyük çoğunluk artık kendini dine vermiş durumda. En faal binalar kiliseler ve her yerde ciddi bir dindarlık görmek olası. Bir tek ürünün satıldığı özel çarşılar gibi burada da dini malzemelerin; kitapların, küçük ikonların ve benzeri malzemelerin satıldığı dükkânlar bir aradalar ve hayli ilgi görüyorlar… Bütün seyahatimiz boyunca onlarcasını gördüğümüz ve pek çoğuna da içine girdiğimiz için aynı cadde üzerinden bulunan ama adını not almadığımız kiliseye giriverdik. İçeride çocukların koral etkinliğinin provası bitmiş. Aileleriyle ve papazla sohbet ediyoruz… Ertesi günkü akşam ayini ve iki gün sonrası için -Kutsal Cuma’ya- hazırlanıyorlarmış… İsa’nın Kudüs’e gelişinin anıldığı ve yere şimşir yaprakları (o dönem defne yaprakları) serildiği özel gün. Bu ritüeli mümkünse 7 kilisede izlemek önemli ve değerlidir, diyorlar… Gene kolay fotoğraflar ve içten yolculamalarla otele, yemek faslına koşuyoruz…

Hiç yorum yok: