
ANI BÖLÜMÜ: Film, 66 yapımı. Çocukluk günlerimde sinemalarda çok film izlemişimdir. Hatta iki bin kadar filmin bütün künyesini yazdığım defterlerimi yıllar sonra kaybedince hayatın (film seyretmenin) artık bir anlamı kalmadığını bile düşünmüştüm... Künyesini yazamadığım film olunca kahrolurdum... İlk okulda cumartesi günleri iki saat dersimiz olur, izler eve koşar bir yemek yer gelir sinema salonuna girerdik. Fatih Taş Mektep (13. Okul)'in Müdür Yardımcısı Tahsin bey, pazartesi sabahları ve cumartesi öğlen sonralarında açılış/kapanış seronomilerinde kemanıyla İstiklal Marşı'nı çalar, söyletirdi. Ama cumartesileri öğlen sonrasında bir görevi daha vardı: Film makinistliği. Koca spor salonu çocuk cıvıltılarıyla doluşur, makinanın tıkırtısını ve hemen dibinde film seyrediyor olmanın doyumsuz keyfini hâlâ çok iyi anımsıyorum... Kömürlü makina kolay bozulurdu. Enerji (ışık) kaynağı kömür değiştirilinceye kadar; ıslık çalardık. Bu Şehzadebaşı sinemalarında olursa, 'Komünist Makinist' diye kafiyeli ama iyice manasız bir bağırışla patırtı çıkarırdık... Okulda, Gold Finger (Altın Parmak), Kırık Ok, Ben Hur ve On Emir gibi filmleri görmüştük. Haftada iki film okulda. Yaz akşamları da Malta'da Madalyon Açıkhava Sineması'nda... Haftada dört film. Saba Melikesi içinse, Fatih'ten yürüyerek Etiler'deki sinemaya kadar gitmiştik. Üst katımızda oturan 3 Hürel Grubu'nun elemanları; Onur, Haldun ve Feridun' ile kardeşleri Aydın ve mahalleden çocuklarla zorlu bir ama keyifli bir yürüyüş yapmıştık. Paramız yoktu. Osmanbey'de İnci Sineması'nın önündeki filme ilişkin afişte filmin, Etiler'de ismini anımsayamadığım sinemada oynadığını görünce sevinmiş ve adımlarımızı sıklaştırmıştık. Ama biz gidinceye kadar -galiba- film kalkmıştı. Hüsranla geri dönmüştük...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder