29 Mart 2009 Pazar

BİZ BU 'YARIM AKILLI' HALKLA NE YAPACAĞIZ?


Seçim sonuçları üzerine yazmıyorum. Aşağıdaki haberi Hürriyet'ten apardım... Küresel iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki olası etkilerini ve önlem önerilerini haberleştirmişler. Dingil halkım da yorum yapmış: "TEMA daha etkin olmalı"... Bitti gitti. İşte halkımın sivil toplum faaliyetlerine verdiği önem ve destek. Haa, anlamından bihabermiş ne gam! Allah müstahakınızı versin e mi? Bir haltla ilişkilenmeyin; akşama kadar esin püfürün, eve gelen herkese şiddet yapın sonra dönün osura osura uyuyun... Ne zaman bu gezegende yaşağınızınız farkında olacaksınız... Ne berbat bir toplulukmuşsunuz ya...

Uluslararası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) Türkiye senaryosunda, ülkede yıllık ortalama sıcaklığın ileriki yıllarda 2,5-4 derece artacağı, Ege ve Doğu Anadolu'da artışın 4 dereceyi bulacağı tahmin ediliyor. Senaryoda, ülkenin güneyinin ciddi kuraklık tehdidiyle karşı karşı kalacağı, kuzey bölgelerde ise sel riskinin artacağı ifade ediliyor.
Afet İşleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı “Afet Bilgileri Envanteri”nde iklim değişikliğinin etkilerine de yer verildi.
Çalışmada, fosil yakıt kullanımı, sanayileşme, hızlı nüfus artışı, enerji üretimi, ormansızlaşma gibi etkiler sonucunda atmosfere salınan gazların sera etkisi yarattığı belirtilerek, bunun dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına ve küresel ısınmaya yol açtığı kaydedildi.
Küresel ısınmanın kaçınılmaz etkisinin iklim değişikliği olduğu ifade edilen çalışmada, “iklimdeki önemli değişimler ve bunun etkileri şimdiden küresel ölçekte görülmeye başlanmış olup, bu etkilerin gelecekte daha da belirgin hale gelmesi beklenmektedir” denildi.

“NÜFUS ARTIŞI, ÇARPIK KENTLEŞME ETKİYİ TETİKLİYOR”
Çalışmaya göre, Uluslararası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) 3. tahmin raporunda, iklim değişikliğinden etkilenmeyecek ülke ve bölge bulunmadığı belirtildi. Son yıllarda özellikle ani meteorolojik değişikliklere bağlı gelişen ve yerleşim birimlerini tehdit eden şiddetli yağış, hortum, çamur-moloz akması gibi afetlerde artış gözlendi.
Türkiye'de de artan nüfus, çarpık şehirleşme ve yanlış arazi kullanımı, söz konusu afetlerdeki artışı tetikliyor.
IPCC'nin Türkiye senaryosuna göre (Ulusal Bildirim 1, 2007), Türkiye'de yıllık ortalama sıcaklıklar ileriki yıllarda, ortalama 2,5-4 derece arasında artacak, Ege ve Doğu Anadolu'daki artış 4 dereceyi bulacak. Türkiye'nin güneyi ciddi kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olacak. Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu'yu kapsayan bölgelerde kış yağışları yüzde 20-50 arası azalacak. Kuzey bölgelerde ise sel riski artacak.
Senaryodaki bu tablo dikkate alındığında, Türkiye'nin iklim değişikliğinin olumsuz veya tehlikeli etkileri açısından risk grubu ülkeler arasında yer aldığı belirtilen çalışmada, şu görüşlere yer verildi:
“Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afetin çoğunu hidrometeorolojik afetlerin oluşturduğu görülmektedir. Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de değişmektedir. Örneğin, Akdeniz Bölgesinde doğal afetler kuraklık, seller, orman yangınları, heyelan, dolu fırtınaları, çığlar, donlardır.Ülkemizde ise en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler ise dolu, su baskını, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgar, yıldırım, çığ, kar ve fırtınadır.”

TÜRKİYE'DE ÖZELLİKLE HEYELANDA ARTIŞ VAR
“Afet Envanteri”nde yer alan bilgiye göre, dünyada son 20 yılda meydana gelen hidrometerolojik olaylarda ortalama yüzde 7,4'lük artış gözlendi.Türkiye özelinde bu minvalde bir araştırmanın su baskını, çığ ve heyelan esas alınarak yapıldığı kaydedilen çalışmada, şu bilgilere yer verildi:
- Su baskını; 1967-1987 yılları arasında su baskını olay sayısının tüm hidrometeorolojik afetler içindeki oranı yüzde 33, 1998-2008 yılları arasında bu oran yüzde 14'e geriledi. “Son yıllarda yapılan baraj sayılarındaki artışlar, dere ıslah çalışmaları ve köylerden kentlere göçlerin bu orandaki azalışı etkilediği” düşünülüyor.
- Çığ; Olay sayısının hidrometerolojik afetler içindeki oranı 1967-1987 dönemi için yüzde 3 olarak hesaplandı. Oran, 1998-2008 döneminde yüzde 8'e çıktı. Çalışmada, 2002 yılında “Çığ Araştırma Geliştirme Etüt ve Önlem” şubesinin kurulduğuna işaret edilerek, “Şubenin kurulması, çığ konusundaki çalışmaların bir adreste toplanmasını, daha çok veriye ulaşımı ve önlem çalışmalarının yapılmasını sağlamıştır. Dolayısıyla gerçek anlamda bir iklim değişikliğini bu veriden ifade etmek çok sağlıklı olmayacaktır” denildi.
- Heyelan; Olay sayısının hidrometeorolojik afetler içindeki oranı 1988-2008 yılları arasında artış eğilimi gösterdi. 1967-1987 yılları arasında oran yüzde 64 düzeyinde, 1988-2008 yılları arasında ise oran yüzde 78'e yükseldi.

ÖNERİLER
Afet işleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı “Afet Bilgileri Envanteri”nde iklim değişikliğinin etkilerine yönelik de şu önerilere yer verildi:
- Afet İşleri Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğu Afetler Yasasında iklim ilişkili afetleri yeniden tanımlamak,- İklimsel afetlerle ilgili özel risk azaltım önlemlerini araştırmak - geliştirmek,- Planlamacıların, mühendislerin ve diğer karar vericilerin iklim risk bilgisini kullanmalarını sağlamak,- Afet zararlarının azaltılması ve iklim değişikliğine adaptasyonu entegre etmek için detaylı iklim değişikliği senaryolarına göre, sektörel planların fayda maliyet analizlerine göre çalışmalar yürütülmesi,- Sigorta sisteminin yerleştirilmesi,- Halkın farkındalığının artırılması.

Hiç yorum yok: